Doğu-Batı ikileminin ilacı sevgi
Yeni albümü Salaam’ın tanıtımı için İstanbul’a gelen Sami Yusuf, dünyaya yön veren 500 Müslüman arasında yer alıyor. Klasik müzik eğitiminin ardından Batı ve Doğu geleneğini çeşitli armonilerle birleştiren Sami Yusuf, kadim geleneklerin ortak yönünün sevgi olduğunu söylüyor.
ÖZEL RÖPORTAJ / E. SAHRA ÖZTÜRK
Dünyanın en etkili 500 Müslüman ismi arasında yer alan ve besteleri, sesi, güçlü yorumu ile dünya çapında bir sanatçı olan Sami Yusuf ile yeni albümü Salaam üzerine konuştuk. Yusuf, sosyal sorumluluk çalışmaları ve insani değerlerimiz üzerine de ilginç mesajlar verdi.
Eserlerinizde farklı tınılara yer veriyorsunuz, yeni albümünüz Salaam’da da bu tip yenilikler var mı?
Klasik müzik altyapısından geliyorum. Londra Kraliyet Müzik Akademisi’nde kompozisyon (bestecilik) bölümünde okudum. Belki şok olacaksınız ama Hıristiyan dini müzikleri ile başladım müzik hayatıma. Barok müziğe ilgim var. Klasik ve geleneksel eserler ilahi yönler taşır. Klasik müziğin İslam, Hıristiyan, Musevi müziklerinin kökleri hâlâ mevcuttur, organik haliyle devam ediyor. Ben de bu tarzlarla kendi eserlerimle bağlantı kuruyorum. Doğu ve Batı stillerini birleştiriyorum. Salaam albümümde 16 parça var, hepsini farklı elementlerle birleştirdim.
Albümde tüm besteler size mi ait? Enstrümanların yüzde 99’unu siz çalmışsınız, bahseder misiniz?
Evet tüm besteler benim. Çeşitli enstrümanları da ben çaldım. Bir şey kanıtlamak için yapmadım, bir şeye dikkat çekmek için de değil. Müziğe ne kadar hakim olunursa, müzikle iletişim de o kadar güçlü oluyor.
Albümdeki bir parçanızda, babanızla düet yapmışsınız. Bu bir ilk miydi?
Evet, ilk kez babamla bir düet yaptım. Babam, efsanevi bir kompozitör ve müzisyendir. Şarkıları İran-Azeri müzik sektöründe çok iyi biliniyor ve tanınıyor. Böyle bir fırsat varken babamla bir şeyler yapmak istedim ve keyifli bir çalışma gerçekleştirdik.
DEĞERLERİMİZİ KORUMAK ÖNEMLİ
Her parçanız önemli bir mesajı içeriyor. Salaam albümünün dikkat çektiği mesajlar nedir?
Salaam albümü sadece adalete odaklanmıyor. Bu albüm; unutulan doğrulara, değerlere; insanlık, kardeşlik, dayanışma, insanların birbirini sevmesine de değiniyor. Kişisel deneyimlerimden de bu gibi değerlerin git gide azaldığını gözlemledim, hele ki son yıllarda bu durum daha da belirgin. Mesela, Arap Baharı’nda da yaşanılanlar bu değerlerin eksildiğinin bir örneği. Geleneklerimiz çok önemli, bizi biz yapan değerlerimizi korumak çok önemli.
ERDEMLİ VE FAZİLETLİ OLMAK
Sizce Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan genç Müslümanlar geleneklerini, değerlerini kolayca kaybedebiliyorlar mı? Albümdeki parçalar özellikle Müslüman gençlere yönelik diyebilir miyiz?
Sadece Müslüman gençlere yönelik değil, herkes için. Umarım herkes bu albümde kendiyle ilgili bir şeyler bulur. Tabii ki gençler azınlık oldukları yerlerde, değerlerini kaybedebiliyorlar. Dürüstlüklerini korumaya çalışıyorlar. Avrupa’ya baktığımızda ise azınlıklara ve göçmenlere karşı büyük bir ikilem var. Kendi kimlikleri gibi, azınlıkların ve göçmenlerin de kimlikleri var. Hâlbuki köklü geleneklerde, dinlerde insan sevgisi esastır. Erdemli, faziletli olmak kutsaldır. Bunlar maalesef unutuluyor.
DANİMARKA’DAKİ KARİKATÜR
Albümünüzdeki “It’s a game (Bu bir oyun)” parçanıza animasyon tarzında bir klip yaptınız. İlk kez denediğiniz bu tarza, sizi yönlendiren ne oldu?
Evet, ilk kez bir animasyon klip yaptık. Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) ile ilgili yapılan Danimarka’daki karikatüre bir cevap niteliğindeydi. Aslında saygısızca davranan tüm mesajlara bir cevap. Özellikle azınlıklara, dinlere, ırklara karşı son zamanlarda tepkiler çoğaldı. Bireyler birbirlerine saygı göstermiyorlar. Dinlerinden ötürü insanlar yargılanıyor. Hele ki genç dindarlara daha çok yapılıyor, azınlık olarak yaşadıkları çevrede aşağılanıyorlar. Dindar olmayanlar dindarları aşağılamamalı. Klipte de göreceğiniz gibi çok çeşitli yüzler var; Müslüman, Hıristiyan, Yahudi… Bütün toplumlara örnek yüzler var. Klipte dinler arası, dayanışmanın olması gerektiğini vurguluyoruz.
Time Dergisi sizi İslam’ın en büyük rock starı olarak, İngiliz Guardian Gazetesi ise en popüler Müslüman İngiliz olarak nitelendiriyor. Siz bu yakıştırmalara ne diyorsunuz?
Bu tabirler pazarlama için güzel unsurlar. Fakat müzisyen olarak belirtmem gerekir ki ben rock müzisyeni değilim, ticari sanatçı da değilim. 2003’de ilk albümümü çıkardım, Salaam albümü benim 4. albümüm ve şu an 2013’deyiz. Yani 10 sene içerisinde sadece 4 albüm yaptım, çok fazla performansta da yer almadım. Konserler, performanslar olsun, bu konularda da çok seçiciyim. Sektörel olarak şirketler pazarlama boyutunu düşünüyorlar tabii ki. Müziğe pazarlama açısından bakmıyorum.
SILATECH’İN İLK KÜRESEL ELÇİSİ
Sosyal sorumluluk çalışmalarında çokça yer alıyorsunuz, bahseder misiniz?
Doğru, bu işlerde çok yoğunum. Katar’da Mütevelli Heyeti Başkanlığını Sheikha Mozah Bint Nasser’ın yaptığı, mikrofinans olarak özel, kamu, sivil toplum sektörlerine destek veren ve işsizlikle mücadele eden bir sivil toplum kuruluşuna, Silatech’e destek veriyorum. Silatech’in ilk küresel elçisiyim. Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler’in dünya çapında açlıkla mücadele eden World Food Programme (WFP) “Dünya Gıda Programı”nın celebrity partner’ıyım. Ayrıca birçok farklı kuruma da yardımcı oluyorum.
YETENEKLİ GENÇLERE YARDIM
Çok yetenekli ama değerlendirilemeyen bir sürü kişi var. Bir record şirketim var, Andante Record ve Andante Stüdyoları. Burada yetenekli gençlere yardım ediyorum, destek veriyorum. Ayrıca hayırlısıyla bir kurum kurma çalışmalarım da var.
Bir Türk sanatçıyla düet yapmayı düşünür müsünüz?
Düet konusunda da dikkatliyim, seçiciyim çünkü sadece bir tanıtım veya pazarlama için gelen düet tekliflerini kabul etmiyorum. Malezya’da çok ünlü bir sanatçıyla düet yapmıştım. Bir sebep oldu düet yapmamıza. Ben şarkıyı sevdim, o da şarkıyı sevdi. Kısmet olursa bir gün bir Türk sanatçıyla da düet yaparım.
Parçalarınızda Türkçe, Arapça, Farsça, Urduca gibi birçok dilde seslendirdiğiniz bölümler mevcut. Müzik dışında dinleyicilerinize anlamsal olarak da hitap etmek için mi bu çeşitliliği kullanıyorsunuz?
Farklı bir dilde şarkı dinlediğimizde, müziğin tınılarıyla sözleri anlamasak da kendimiz yorumlayabiliyoruz. Modern dünyada kelimeler, bazen yanlış da algılanıp yorumlanabiliyor. Fakat ben farklı dillerde söylemeyi seviyorum. Ben Azeri-İran kökenliyim, Müslümanım, İngiliz değilim sadece İngiliz vatandaşıyım. Şarkı söylerken de kendi kökenimle, dinleyenlerin kendi kökenleriyle bağlantı kuracağı bir his oluşturmak istiyorum. Belki ilerde Çince veya Kantonizce de söyleyebilirim.
* * *
Din malesef yatırıma dönüştü!
İslami müzik ve İslami sektör hakkında düşünceleriniz nedir?
İslami müzik, İslami sektör, İslami su ve benzeri tabirlerden hoşlanmıyorum. Bu ticari tabirlerden mutlu değilim. Diğerlerinin yaptıklarını eleştirmiyorum ama kendi adıma böyle bir isimlendirmeyi sevmiyorum. Manevi hayat ile endüstriyi birleştirmek oldukça zor. İslam temelli bir sektör de diğer sektörler gibi. Pozitif- negatif görüşler var. Modernleşme ve tüketimin artmasıyla sektörler çeşitleniyor. Din de tüketim toplumu içerisinde bir yatırıma dönüştü maalesef. Dini müziğin pazarda daha fazla yer alması için yapılan çeşitlemeleri sevmiyorum. Örneğin, dini müziklerde tekno kullanılmasını yanlış buluyorum. İslami müzik, ilahilerin kapsadığı bir alan olmalı. Bu yüzden büyük bir problemimiz var. Ben ise spiritik müzik yapıyorum, spiritik müzik olarak kategorilendirilmeyi tercih ediyorum. İslam müziğinin ise hiçbir zaman değişmeyecek olan bir yapısı vardır. İnşallah bir sonraki albümümde geleneksel enstrümanlarla bu tarz eserlere yer vereceğim.
İslami müziği kim öğretecek?
İslami müzik sektöründeki yanlış kullanımlardan ötürü, bu alandaki genç sanatçılar demorolize mi oluyorlar?
Bu alandaki genç sanatçılar demorolize olmuyorlar ama yanlış yönlendiriliyorlar. Şirketlerin, sektörün etkisiyle pazarın içine çekiliyorlar. Çünkü onlara müziğin bu şekilde kullanımı yanlış olur diyen, onlara öğretecek birileri yok. Yani sektörü kontrol eden birileri yok. Keşke bir kurum olsa da İslam müziği doğru bir şekilde öğretilebilse. Mesela Türkiye’de böyle bir kurum kurulabilir. Bu kurumun bir parçası olmak benim hayalim.
Konserlerde, performanslarınızda, albüm hazırlıklarınızda seçicisiniz.. Hayranlarınız, dinleyicileriniz sizi çok fazla göremiyor. Onlarla iletişiminiz nasıl? Size kolayca ulaşabiliyorlar mı?
Web sitemde SYcafé bölümü var. Kahvenizi alıp sanki bir kafede gibi sohbet edebileceğiniz bir bölüm ve ben de hayranlarımla veya bana ulaşmak isteyenlerle iletişimimi kolayca buradan gerçekleştiriyorum. Birlikte sohbet ediyoruz, sanat, felsefe üzerine konuşuyoruz, fikirler paylaşıyoruz. Facebook hayranı değilim ama hayran-sanatçı ilişkisi için faydalı. Bu yüzden de Facebook sayfamdan da iletişime geçiyorum. Ayrıca harika bir sosyal medya takımımız var ve çalışmalarımızla alakalı her türlü güncellemeyi anında gerçekleştiriyorlar.
Bir tek ‘Allah’ doğru yolu gösterir
Şarkılarınız manevi olarak çok etkili. Sadece Müslümanlara has değil, ruhani olarak her insana tesir eden parçalar yapıyorsunuz. Şimdiye kadar Gayrimüslim dinleyicilerinizden İslam’a ve Müslüman olmaya yönelik soru aldınız mı?
Evet, hem de çok fazla. Ama bana gelen sorulara çok fazla cevap vermek istemiyorum. Çünkü inanç, Allah ve insan arasında. Bir tek, Allah doğru yolu gösterir, benim şarkılarım veya sesim değil.
http://www.ito.org.tr/wps/portal/gazete-detay?WCM_GLOBAL_CONTEXT=ito_portal_tr/ito-portal/gazete/gzt-2013/gzt-2013-4/gzt-2013-4-19/c66ae5004f516d7f970ebf455207ea53